9 Şubat 2007 Cuma
Le Grand Content
ISBN 9760806'da gordum, Clemens Kogler adli yetenek kupunun urettigi bir olay, cagrisimin allahi, muhtesem. "Ay ay ben ingilizce anlamaam" diye dusunmeyiniz, anlarsiniz. Edit: Bu grafikli kümeli gunluk yasam seyiyle ilgili bir blog varmis, bikelime gosterdi sagolsun. Jessica'ya da hi demis olayim bu vesileyle, pek guzel yapmis.
3 Şubat 2007 Cumartesi
Audio Kereviz
Yeni blogger eglencesi (ki sobeleme, paslasma, arkadasini gorme, duvar pasi gibi isimleri var) "kendimle ilgili birkac bisey anlatmaca"ya pek sevgili miette sayesinde dahil oluyorum, izleyiniz:
- Yabanci dil ogrenme konusunda hic kimse benden daha hevesli ve daha usengec olamaz, bunu rahatca iddia edebilirim. Yarim yamalak bildigim dillerin sayisi İngilizce disinda dort; oyle ki bana bu dillerden birinde yazilmis bir metin verip "ne yaziyor burda!" deseniz, bes dakika icinde olmasa bile yine de kisa bir sure icinde size donup "ruzgar turbinlerinin arasina sogan koyunca lezzetli olmuyormus" diyebilirim. Ancak yine de bu sahane ozelligimi kimseye soylemem; cunku soyledigim kisi eger yarin bir gun sirin bir tatil beldemizde caresiz bir turist yaklasip "zvantitskaya i brojdevniy?" dediginde "ay sen biliyosun hadi konuskonuskonus" diyerek karnima dirsegini saplarsa oracikta onun canini yakabilirim, ki hic istemem bunu.
- Pencerelerinden en az birinden bir acik otopark gorulebilen bir evde oturmak isterim, ikinci veya ucuncu katta. Mumkunse otoparkin tek bir girisi olsun ve cok da genis olmasin, giris ve otopark. Kucukken oynanan tek karesi bos 3x3 veya 5x5 kareden olusan puzzle'lar gibi, bir anda en dipteki arabanin sahibi gelsin ve otoparkci hemen kafasinda cozum yolunu kursun: "Hmm, simdi once dobloyu ordan cikarip su pejonun yanina koyucaz. Sonra cipi su suzukinin yanina alsak, mavi audiyi de soyle koysak, hah tamam." Ben de bunu yukarıdan izleyeyim, süper.
- Bircok insanin tiksindigi kerevizin yemegine bayilirim. Ustelik oyle "oah kereviz!" diyerek suursuzca yemem; limonu gereginden fazla veya az konmussa bunu fark ederim, patatesler veya kerevizler veya havuclar fazla iri dogranmissa hosuma gitmez, salcalisindansa terbiyelisini tercih ederim (bu "terbiye" konusuna hic girmeyeyim istiyorum.). Kereviz gurusuyum, elestiririm.
Soz sende aylak.
- Yabanci dil ogrenme konusunda hic kimse benden daha hevesli ve daha usengec olamaz, bunu rahatca iddia edebilirim. Yarim yamalak bildigim dillerin sayisi İngilizce disinda dort; oyle ki bana bu dillerden birinde yazilmis bir metin verip "ne yaziyor burda!" deseniz, bes dakika icinde olmasa bile yine de kisa bir sure icinde size donup "ruzgar turbinlerinin arasina sogan koyunca lezzetli olmuyormus" diyebilirim. Ancak yine de bu sahane ozelligimi kimseye soylemem; cunku soyledigim kisi eger yarin bir gun sirin bir tatil beldemizde caresiz bir turist yaklasip "zvantitskaya i brojdevniy?" dediginde "ay sen biliyosun hadi konuskonuskonus" diyerek karnima dirsegini saplarsa oracikta onun canini yakabilirim, ki hic istemem bunu.
- Pencerelerinden en az birinden bir acik otopark gorulebilen bir evde oturmak isterim, ikinci veya ucuncu katta. Mumkunse otoparkin tek bir girisi olsun ve cok da genis olmasin, giris ve otopark. Kucukken oynanan tek karesi bos 3x3 veya 5x5 kareden olusan puzzle'lar gibi, bir anda en dipteki arabanin sahibi gelsin ve otoparkci hemen kafasinda cozum yolunu kursun: "Hmm, simdi once dobloyu ordan cikarip su pejonun yanina koyucaz. Sonra cipi su suzukinin yanina alsak, mavi audiyi de soyle koysak, hah tamam." Ben de bunu yukarıdan izleyeyim, süper.
- Bircok insanin tiksindigi kerevizin yemegine bayilirim. Ustelik oyle "oah kereviz!" diyerek suursuzca yemem; limonu gereginden fazla veya az konmussa bunu fark ederim, patatesler veya kerevizler veya havuclar fazla iri dogranmissa hosuma gitmez, salcalisindansa terbiyelisini tercih ederim (bu "terbiye" konusuna hic girmeyeyim istiyorum.). Kereviz gurusuyum, elestiririm.
Soz sende aylak.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)